Anasayfa   -   Künye   -   İletişim 25 Nisan 2024 Perşembe
       Siyaset  -   Eğitim  -   Güncel  -   Magazin  -   Spor  -   Sağlık  -   Diğer  -   Kültür Sanat  -  
 
      
Başlıksız Belge
  12 Eylül ve bugün 23.03.2017
Servan Altıkanat  /  
 Yazarın Diğer Yazıları
 Son yazım: ‘Memleket isterim’
 Bu Dünyanın bazı çocukları
 Korona sonrası hayat
 Korona günlerinde Shakespeare
 “Beyaz gömleğinle bir laboratuvarda, insanlar için ölebilmek”...
 Esnafın, işçinin hali n’olacak?
 Evde kal!
 Koronavirüs
 Minik Necla ve göçmen trajedisi
 Sophokles ve Adalet
 KAVALA’YA ÖZGÜRLÜK
 UBUNTU FELSEFESİ
 MENDİLLERİMİZ ISLAK
 İMAMOĞLU’NUN KAYAK TATİLİ
 SESİMİ DUYAN VAR MI?
 Hrant için adalet
 Don Kişot
 ‘İnsan, en çok severken insandır’
 ‘Umuda kurşun işlemez’
 Mevlana
 Rahat uyu Ceren
 Sen de mi Brutus?
 Shakespeare ve öğretmenler
 İstanbul aşığı Yahya Kemal Beyatlı
 Hz. Muhammed’in (sav) çocuklara merhameti
 Nazım’a sevgiyle 
 Umudunu Kaybetme 
 Uçurtma Avcısı
 ‘Müslüm’ filmi üzerine
 Alcatraz İşkencehanesi
 Dorothy Counts 
 Sen asla ölmeyeceksin Neslican
 Gerçekler
 HÜZÜNLÜ MISRALAR
 Hepimiz Emine Bulut’uz
  17 AĞUSTOS
 BAYRAMLAR
 KAZ DAĞLARI’NA DOKUNMAYIN
 DÜZCE’DEKİ SEL FELAKETİ
 ASKER NOTLARI
 BOLU'DAN HEPİNİZE SELAMLAR, SEVGİLER
 FAHRENHEİT 451 FİLMİ
  BÜYÜMEZ ÖLÜ ÇOCUKLAR
 YÜREKTEN TEŞEKKÜRLER İSTANBUL
 BEN BİR İSTANBUL SEÇMENİ OLSAYDIM...
 GÖZÜM TAKILIYOR
 BRAVO SADİ GÜVEN
 İSTANBUL
 #EKREMİMAMOĞLU
 HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK
 DERAN BEBEK VE ANTİGONE
 KILIÇDAROĞLU’NA SALDIRI
 MEMLEKETİMDEN İNSAN MANZARALARI
 TEŞEKKÜRLER AVNİ KURT
 ‘DESİNLER’ DİYE YAŞAMAK
 GÜLDÜR GÜLDÜR
 Başkan Avni Kurt ile yaptığımız röportajın ikinci bölümü
 Başkan Avni Kurt, ‘Şu an için göstergeler doğru yolda olduğumuzu gösteriyor’
 ROUSSEAU
 ‘ÜNİVERSİTELERDE YAPRAK DÖKÜMÜ VE AKADEMİK YIKIM’
 İSTİFA MÜESSESESİ
 ÇAVUŞOĞLU’NUN AKRABASINA TORPİL
 Mahşerde beraat belgesi...
 Öykü Arin’e ve tüm lösemili çocuklara umut olalım!
 Osman Kavala’ya özgürlük!
 Binali Yıldırım istifa etmeli!
 Kar
 Mutlu yıllar
 Eleştirme Özgürlüğü
 Malala: Umudun sembolü
 Kimlerin yerinde olmak istemezdim?
 Hoşça kal Refik Durbaş
 Ferhat’a kalp lazım
 İstifa etmelisin Ali Erbaş!
 Havuz yazarı Engin Ardıç
 Afganistan’da çocuk olmak
 Sana ne oluyor Fenerbahçe?
 İyiliğin hakim olduğu bir dünya istiyorum
 Çatladıkapı ülkesi
  İtibardan tasarruf olmaz
 Savaşa hayır!
 İntihar eden babaların, zulme uğrayan işçilerin ülkesi…
 Çam sakızı ‘şeyh’ armağanı
 Güneşin Zaptı Yakın
 “Beni bul anne”
 Bir hayaliniz olsun
 Kılıçdaroğlu ve kurultay
 Mağdur kim?
 14. Altın Çınar Festivali
 Bedelli askerlik
 Yeni kabine ve Ali İsmail
 Çocuklara ve hayvanlara kıymayın
 Seçim sonuçları
 Füruğ Ferruhzad
 Mazlumla zalimin seçimi
 Bahçeli
 Gezi 5 yaşında
 Ece Çiftçi
 Ayla
 Muharrem İnce ve taraflı medya
 Benim ülkem
 Erken seçim
 Suriye’ye saldırı
 Demirören’e kredi kıyağı
 Büyüyoruz usta
 Aşk hikayeleri
 İlahiyatçı bozuntusu
 Ricky Jackson, Ahmet Şık ve Murat Sabuncu
 Jung
 Adaletin terazisi değil, oduncu kantarı
 Salih Nazari
 115 hamile çocuk skandalı
 Karanlığa teslim olmayacağız
 Proje savunma sınavı
 Yalnızlık ve kitap
 Sorarlar hesabını bir gün
 Güle güle Mahmut Hoca
 Umumi Müfettişlikler ve Sarraf
 “Beni bu güzel havalar mahvetti”
 Kudüs ve Peru
 Yapay zekaya sahip robotlar
 Sarraf’ın itirafları
 Aziz İstanbul
 Ugandalı çocuk
 Şile’de batan gemi
 İyi Parti
 Mutluluğun resmi
 İstifalar
 İki gün ağlayıp beni de unutacaksınız”
 Ayşe Öğretmen ve istifalar
 Tebrikler Gandi Kemal
 Nuriye ve Semih ölmesin
 Çocuklara kıymayın efendiler...
 Fenerbahçe ve Satürn
 Yaşasın 1 Mayıs
 Referandum sonuçları
 Tabii ki Hayır
  Martı Jonathan Livingston
 12 Eylül ve bugün
 İtibarımızı arttıran ‘Ak Saray'...
 Adalar gezintisi
 Umut ve Deli Dumrul
 Diktatörler
  ‘Hayır’ demek...
 Elbette 'Hayır'
 Benim dünyam
 10 yıldır Hrant yok, adalet yok!
  “Zıplayın beyler”
 Yoksul çocuklar ve tutuklu gazeteciler
 Reina saldırısı
 Avni Kurt ve ekibi ile değişen Çınarcık
 Şirvan, Aladağ, Vodafone Arena...
 

 

 

 

“12 Eylül” dendi mi akla epey şey gelir.

Darbe gelir, faşizm gelir, zulüm gelir.
 Kenan Evren, Tahsin Şahinkaya, Nurettin  Ersin, Nejat Sümer ve Sedat Celasun gibi darbeciler gelir.

İdam edilen ‘günahsız’ gençler gelir, yaş küçülterek idam etmek gelir. ‘’Asmayalım da besleyelim mi?’’ suali gelir.
 İnsanları fişlemek,  yok yere  tevkif etmek, özgürlüklerinden alıkoymak gelir.

Ölüm gelir, acı gelir.
Toplumu örgütsüzleştirmek gelir.
‘’Apolitik bir gençlik yaratma’’ gayesi gelir.

 CİA’nın Türkiye şefi Paul Henze’nin Başkan Jimmy Carter’a (Damdaki Kemancı oyununu izlerken) ilettiği “Bizim çocuklar başardı” mesajı gelir.

Yasaklar gelir.
Kapatılan siyasi partiler gelir.

‘’Düşünce özgürlüğü tüm kötülüklerin anasıdır’’ diyen Hitlervari anlayış gelir.
 İnsan hakları ihlalleri gelir.
Diyarbakır, Metris ve Mamak mahpushaneleri, işkencehaneleri gelir.
Buralarda yapılan işkenceler gelir:
 İnsanlara, ses telleri tahriş oluncaya kadar marş söyletmek...

 İnsanları lağım suyuna sokup  pislik yedirtmek...

 Çırılçıplak soyup, kurt köpeğini üzerine saldırtmak...

 Tecavüz etmek, aç ve susuz bırakmak, falakaya yatırmak,  asıp germek, elektrik vermek,   yerlerde süründürmek, cop ve kalaslarla dayak atmak, birini  yere yatırıp, diğerini onun yüzüne işetmek...

Veremlilerle sağlıklıları aynı battaniyenin altında yatırtıp, onlara aynı kapta yemek yedirtmek...
Gardiyanların  “ranza altı ol” komutuyla tutukluların ranzaların altına girmesi;  ranzaların altına sığmayan, dışarıda kalan ellere ve kollara ise kalaslarla vurulması...
 Karanlık bir sayfadır 12 Eylül.
   


 ***
 

Fidan gibi gençlere o zaman da kıyıldı, şimdi de kıyılıyor.

İsimler değişti sadece:

Erdal Eren değil de Ali İsmail.

Mustafa Pehlivanoğlu değil de Medeni Yıldırım.

Veysel Güney değil de Ethem Sarısülük.

Cevdet Karakaş değil de Berkin Elvan.
“Baskı, zulüm  ve topluma hükmetme  arzusu’’,  o zaman da vardı, şimdi de var.
Özgürlükler o zaman da sınırlıydı, şimdi de öyle.

Basın o zaman askerlerin elindeydi,  şimdi sivillerin elinde...  
Yargı o zaman ne kadar  “bağımsız”  ve “tarafsız” idiyse, bugün de o kadar “bağımsız” ve “tarafsız. “
Askeri vesayet gitti, sivil vesayet geldi.
Muktedirlerin kimlikleri değişti sadece.

Şimdiki muktedirlerin farkı, sandıktan çıkmış olmaları.
 “Devlete sırtını yaslayıp zorbalık yapma” devri bitti, ‘’Millete sırtını yaslayıp, ‘gücümü milletten alıyorum’ deyip  zorbalık yapma’’ devri geldi.
 Hapishaneler yine,   “uslu durmayanlar” ile  tıkış tıkış...

Bize lazım değil “tek adamlık”...Yok Türkiye toplumunun böyle bir ihtiyacı ve talebi...Bize, 12 Eylül’lerin, 15 Temmuz’ların bir daha tekerrür etmeyeceği, gerçek, demokratik bir sistem ve hukuk devleti lazım.   

Bir kişinin paşa gönlüne göre memleketi idare ettiği bir sistem, her gün teşevvüş ve huzursuzluk üretir. Bu, hiç kimsenin menfaatine olmaz.

Gemi batarsa, kaptan dahil herkes okyanusta boğulur.

Üstüne üstlük bir de meydanlarda “idam cezası”nı  geri getirmekten bahsediyor. Yazık, çok yazık...

Türkiye’yi garptan  koparıp,  dünyada - daha da- yalnızlaştırmak isteyenlere yazık.

Nazım güzel demiş:   “Çırpınıyor ayakları altında bir avuç hergelenin, memleketim”... 
 

 

 

 

      Köşe Yazarları

Ayhan Polat
Kalemin Gölgesi

‘Ahde Vefa Gecesi’nden alnımızın akıyla çıktık
Bülent Gürçam


Yalova ile hesaplaşmak
NESİM KAYA


ÜÇÜNCÜ YOL
 
 

Copyright © 1995 - 2024
       Siyaset  -   Eğitim  -   Güncel  -   Magazin  -   Spor  -   Sağlık  -   Diğer  -   Kültür Sanat  -  

Yalova Haber  -  Çiftlikköy Haber  -  Çınarcık Haber