Anasayfa   -   Künye   -   İletişim 20 Nisan 2024 Cumartesi
       Siyaset  -   Eğitim  -   Güncel  -   Magazin  -   Spor  -   Sağlık  -   Diğer  -   Kültür Sanat  -  
 
      
Başlıksız Belge
  Evde kal! 26.03.2020
Servan Altıkanat  /  
 Yazarın Diğer Yazıları
 Son yazım: ‘Memleket isterim’
 Bu Dünyanın bazı çocukları
 Korona sonrası hayat
 Korona günlerinde Shakespeare
 “Beyaz gömleğinle bir laboratuvarda, insanlar için ölebilmek”...
 Esnafın, işçinin hali n’olacak?
 Evde kal!
 Koronavirüs
 Minik Necla ve göçmen trajedisi
 Sophokles ve Adalet
 KAVALA’YA ÖZGÜRLÜK
 UBUNTU FELSEFESİ
 MENDİLLERİMİZ ISLAK
 İMAMOĞLU’NUN KAYAK TATİLİ
 SESİMİ DUYAN VAR MI?
 Hrant için adalet
 Don Kişot
 ‘İnsan, en çok severken insandır’
 ‘Umuda kurşun işlemez’
 Mevlana
 Rahat uyu Ceren
 Sen de mi Brutus?
 Shakespeare ve öğretmenler
 İstanbul aşığı Yahya Kemal Beyatlı
 Hz. Muhammed’in (sav) çocuklara merhameti
 Nazım’a sevgiyle 
 Umudunu Kaybetme 
 Uçurtma Avcısı
 ‘Müslüm’ filmi üzerine
 Alcatraz İşkencehanesi
 Dorothy Counts 
 Sen asla ölmeyeceksin Neslican
 Gerçekler
 HÜZÜNLÜ MISRALAR
 Hepimiz Emine Bulut’uz
  17 AĞUSTOS
 BAYRAMLAR
 KAZ DAĞLARI’NA DOKUNMAYIN
 DÜZCE’DEKİ SEL FELAKETİ
 ASKER NOTLARI
 BOLU'DAN HEPİNİZE SELAMLAR, SEVGİLER
 FAHRENHEİT 451 FİLMİ
  BÜYÜMEZ ÖLÜ ÇOCUKLAR
 YÜREKTEN TEŞEKKÜRLER İSTANBUL
 BEN BİR İSTANBUL SEÇMENİ OLSAYDIM...
 GÖZÜM TAKILIYOR
 BRAVO SADİ GÜVEN
 İSTANBUL
 #EKREMİMAMOĞLU
 HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK
 DERAN BEBEK VE ANTİGONE
 KILIÇDAROĞLU’NA SALDIRI
 MEMLEKETİMDEN İNSAN MANZARALARI
 TEŞEKKÜRLER AVNİ KURT
 ‘DESİNLER’ DİYE YAŞAMAK
 GÜLDÜR GÜLDÜR
 Başkan Avni Kurt ile yaptığımız röportajın ikinci bölümü
 Başkan Avni Kurt, ‘Şu an için göstergeler doğru yolda olduğumuzu gösteriyor’
 ROUSSEAU
 ‘ÜNİVERSİTELERDE YAPRAK DÖKÜMÜ VE AKADEMİK YIKIM’
 İSTİFA MÜESSESESİ
 ÇAVUŞOĞLU’NUN AKRABASINA TORPİL
 Mahşerde beraat belgesi...
 Öykü Arin’e ve tüm lösemili çocuklara umut olalım!
 Osman Kavala’ya özgürlük!
 Binali Yıldırım istifa etmeli!
 Kar
 Mutlu yıllar
 Eleştirme Özgürlüğü
 Malala: Umudun sembolü
 Kimlerin yerinde olmak istemezdim?
 Hoşça kal Refik Durbaş
 Ferhat’a kalp lazım
 İstifa etmelisin Ali Erbaş!
 Havuz yazarı Engin Ardıç
 Afganistan’da çocuk olmak
 Sana ne oluyor Fenerbahçe?
 İyiliğin hakim olduğu bir dünya istiyorum
 Çatladıkapı ülkesi
  İtibardan tasarruf olmaz
 Savaşa hayır!
 İntihar eden babaların, zulme uğrayan işçilerin ülkesi…
 Çam sakızı ‘şeyh’ armağanı
 Güneşin Zaptı Yakın
 “Beni bul anne”
 Bir hayaliniz olsun
 Kılıçdaroğlu ve kurultay
 Mağdur kim?
 14. Altın Çınar Festivali
 Bedelli askerlik
 Yeni kabine ve Ali İsmail
 Çocuklara ve hayvanlara kıymayın
 Seçim sonuçları
 Füruğ Ferruhzad
 Mazlumla zalimin seçimi
 Bahçeli
 Gezi 5 yaşında
 Ece Çiftçi
 Ayla
 Muharrem İnce ve taraflı medya
 Benim ülkem
 Erken seçim
 Suriye’ye saldırı
 Demirören’e kredi kıyağı
 Büyüyoruz usta
 Aşk hikayeleri
 İlahiyatçı bozuntusu
 Ricky Jackson, Ahmet Şık ve Murat Sabuncu
 Jung
 Adaletin terazisi değil, oduncu kantarı
 Salih Nazari
 115 hamile çocuk skandalı
 Karanlığa teslim olmayacağız
 Proje savunma sınavı
 Yalnızlık ve kitap
 Sorarlar hesabını bir gün
 Güle güle Mahmut Hoca
 Umumi Müfettişlikler ve Sarraf
 “Beni bu güzel havalar mahvetti”
 Kudüs ve Peru
 Yapay zekaya sahip robotlar
 Sarraf’ın itirafları
 Aziz İstanbul
 Ugandalı çocuk
 Şile’de batan gemi
 İyi Parti
 Mutluluğun resmi
 İstifalar
 İki gün ağlayıp beni de unutacaksınız”
 Ayşe Öğretmen ve istifalar
 Tebrikler Gandi Kemal
 Nuriye ve Semih ölmesin
 Çocuklara kıymayın efendiler...
 Fenerbahçe ve Satürn
 Yaşasın 1 Mayıs
 Referandum sonuçları
 Tabii ki Hayır
  Martı Jonathan Livingston
 12 Eylül ve bugün
 İtibarımızı arttıran ‘Ak Saray'...
 Adalar gezintisi
 Umut ve Deli Dumrul
 Diktatörler
  ‘Hayır’ demek...
 Elbette 'Hayır'
 Benim dünyam
 10 yıldır Hrant yok, adalet yok!
  “Zıplayın beyler”
 Yoksul çocuklar ve tutuklu gazeteciler
 Reina saldırısı
 Avni Kurt ve ekibi ile değişen Çınarcık
 Şirvan, Aladağ, Vodafone Arena...
 

Evde kalmalısın, zira bu virüs çok kolay bulaşabilme ve hızlı yayılabilme hususiyetine sahip bir virüs.

En basit şekilde anlatacak olursak; evde kalırsan, sana virüs bulaşmayacak. Zira bu virüs havada gezip, evinin penceresinden sivrisinek misali davetsizce içeri girmiyor. Virüs sana bulaşmazsa, ailene ve çevrendekilere de bulaşmayacak. Böylelikle toplumda yayılım göstermesi namümkün hale gelecek.

Evde kal ki, sevdiklerin zor durumda kalmasın. Ve toplum, sarmaşık gibi yayılma huyu olan bu beladan bir an evvel kurtulsun. Tecrit; bu tür salgınlarla mücadelede, müracaat edilebilecek en makul ve en radikal tavır.

“Benim evde kalmamla mı bu salgın bitecek? Bir kişiden bir şey olmaz deme.” Toplumun kaderini, o toplumun tek tek bütün bireylerinin belirlediği, bir kişinin nasıl davrandığının bile çok önem arz ettiği realitesiyle hareket et. Özgür olmak istediğini biliyorum, bu isteğine de saygı duyuyorum. Ama takdir edersin ki, hayatta olmadan özgür olamayız. Önce sağlıklı yaşam, sonra özgürlük...

Genç olabilirsin. Sen de bu virüs hafif bir hastalığa sebebiyet verebilir. Ayakta gribal bir durum olarak atlatabilirsin. Ama sen sokakta kaptığın virüsü eve taşıdığında; evindeki babaannenin, anneannenin, yada ileri yaşlarda olan birilerinin yaşamını yitirmesine sebep olabilirsin. Babaannenin, anneannenin yaşamını tehlikeye atmaya hakkın var mı? Hani sen onları çok seviyordun? Gün, sorumlu davranma günüdür. Babaannen için, anneannen için, toplumun için, dünya için sorumlu davranmalısın.

Karantinayı, karanlık bir yaşam olarak, hapis olarak görürsen; olmaz. Şöyle düşün: “Dışarıda bir tehlike var, bu tehlike küresel olduğu kadar da muvakkat. Yani geçici. Bu tehlike geçene kadar evimde vakit geçirmem lazım.”

Öyle bön bön evin duvarlarına bakarak oflayıp puflama tabii. Boş durarak zamanı katletme. Kitap oku, film izle, yazı yaz. Kendi yaşamınla ilgili değerlendirmeler yap. İç dünyanda bisiklet turları at. Televizyon izle, sosyal medyada gezin, uzmanları dinle. Pragmatik ol; sana yarar sağlayacak işlerle meşgul ol.

Bu tip salgınların bir “zirve” yaptıkları dönem oluyormuş. Sonra aşağı yönde seyrediyormuş. Şu an yapmakta olduğumuz izolasyonlar, yakın vakitte meyvelerini verecektir. İnsan sağlığının canavarı olan bu virüs, kontrol altına alınacaktır. Niyazımız bu yönde...

Birinci olarak, evde kalmanın, yani izole edilmenin ehemmiyetine dikkat çektik. İkincisi, hijyen kurallarına riayet. Kuşkusuz, zaruret dolayısıyla dışarı çıkanlarımız olacaktır. İş durumundan ötürü veya yaşamsal ihtiyaçları tedarik etmek için... Bu insanların, başta el temizliği olmak üzere ezberletilmiş temizlik normlarına dikkat etmeleri icap ediyor. Uzmanların dilinde tüy bitti, sağır sultan bile duydu: Lütfen elinizi bir yerlere değdirdikten sonra güzelce yıkayın. Yıkamadan, ağzınıza, burnunuza ve gözünüze sürmeyin. Lütfen dikkat!

Hükümetin duyarsız kaldığı, ihmal ettiği bir nokta var. O da, küçük esnafın/işçilerin mevcut durumları. Kamuda çalışanlar ile ilgili bir takım düzenlemeler yapıldı ama, küçük esnafın/işçilerin ekonomik sıkıntılarının giderilmesi noktasında herhangi bir adım atılmış değil. “Bu insanlar çalışıp para kazanamazlarsa, evlerinde aileleriyle birlikte ne yer, ne içerler?” Bu insanların sıkıntılarını çözecek mercii, herhalde Çin Hükümeti değil. Dükkanını siftahsız kapatan gariban emekçi insanlara destek mahiyetinde bir şeyler yapılması, müstaceliyet arz ediyor. Bu insanlara, vatandaşları oldukları devletin yardımcı olmak gibi bir ahlaki ve insani mecburiyeti var. Zira ‘devlet’ denilen yapı; vatandaşını bu tip olağandışı süreçlerde açta, açıkta bırakmaz, bırakmamalıdır. “Herkes kendi OHAL’ini ilan etsin” demekle yetinmek gibi bir lüksü yoktur karar alıcıların. Tencerede ne kaynayacak?

Milli Eğitim Bakanlığı, 23 Mart tarihi itibariyle uzaktan eğitim yoluyla öğrencilere ders veriyor. Yalnız ilk ders gününde enteresan bir şey oldu; Eba TV’den Başbakan Adnan Menderes’in idam edilişi gösterildi ortaokul öğrencilerine... Bu görüntüler, çocuklarımızın ileriki yaşamlarında çok işlerine yarayacak, bilimsel bir aklın ürünü görüntülerdi değil mi? ‘Çocuklar derslerden geri kalmasın’ gibi bir iyi niyetle televizyondan, internetten ders veriyorsunuz ama besbelli ki vereceğiniz dersin muhtevasını itinayla hazırlamıyorsunuz. Öğrencilere, izlememeleri gereken bir şeyi, bir idam sahnesini izleterek zarar veriyorsunuz. Buna, ‘kaş yapayım derken göz çıkartmak’ denir.

Siz de sosyal medyada gördünüz mü, bilmiyorum. Çin, İtalya’ya gönderdiği, içerisinde maske bulunan kolilerin üzerine M.Ö. yaşamış Romalı filozof Seneca’ya ait şu ifadeleri yazmış: “Bizler aynı denizin dalgaları, aynı ağacın yaprakları, aynı bahçenin çiçekleriyiz.”

Japonya, Çin’e gönderdiği kolilerin üzerine ise bir Budist şiiri yazmış: “Farklı dağlara, nehirlere sahip olsak da, aynı güneşi, ayı ve gökyüzünü paylaşıyoruz.”

Evet, aynı gökyüzüne bakıp hayal kuruyor, aynı güneşin altında ısınıyoruz. Zira biz aynı gemideyiz. Yanlış bir şey yaptığınız takdirde, bundan kendiniz dahil gemideki herkes etkileniyor. Çok insan, sizin yaptığınız yanlış nedeniyle helak olabilir. Bu şuurla hareket edelim. Evde kalalım.

Sağlınız için, sağlığımız için EVDE KALIN...

      Köşe Yazarları

Ayhan Polat
Kalemin Gölgesi

‘Ahde Vefa Gecesi’nden alnımızın akıyla çıktık
Bülent Gürçam


Yalova ile hesaplaşmak
NESİM KAYA


ÜÇÜNCÜ YOL
 
 

Copyright © 1995 - 2024
       Siyaset  -   Eğitim  -   Güncel  -   Magazin  -   Spor  -   Sağlık  -   Diğer  -   Kültür Sanat  -  

Yalova Haber  -  Çiftlikköy Haber  -  Çınarcık Haber